Yazı
Yazar : ALİ AKILLI
76 Görüntülenme
Suriyeliler…
ALİ AKILLI

Şubat ayında İHH ile Suriye’ye kış yardımı için gidip oraları, oradaki insanları çocukları evleri sokakları kampları yerinde görme fırsatımız oldu.  Bir ülke düşünün 2 yıldan fazla zamandır elektrik yok. Şebeke suyu yok. Petrol, doğalgaz, internet, telefon zaten yok. Can güvenliği, adalet, hukuk yok. Okul yok ama toprak üzerine büyükçe bir çadırda perdelerle dörde bölünmüş her türlü soğuğa yağmura çamura aşina sınıflar ve bu sınıflarda parçalanmış tahtalara nazır iki kişilik sıralarda dörder kişi oturan birbirinden tatlı çocuklar var.  Ama sınıflardaki çocuklardan çok çok daha fazlası ile dışarıda dar ya da bol gelen eski yamalı kıyafetler ve yırtık ayakkabılar ile gezerken karşılaşıyoruz. Yıkılmış bombalanmış harabeye dönmüş mahallelerden geçerken gördüğümüz kolu ya da bacağı kopmuş çocukların hüznü içimizi daraltıyor. Bir sükût füzesi bir mahalleyi yerle bir etmeye yetiyor siz uykudayken ya da çocuklarınız sokakta top oynarken… Keskin nişancılardan sebep çarşıda herhangi bir noktadan bir hafta evlerine gidemeyenler olmuş. Ve tabi ki bir fırsat kaçmak isterken şehadete erenler Türkiye’de bile haberlere konu olmuşlardı… IŞİD’in zaman zaman çok yaklaştığı ve taciz ettiği Azez’deki yetim kampına vardığımızda yüzlerce annesiz babasız çocukla yüzleşmek... Yüzlerce yetimle aynı havayı solumak ve hiçbir şey diyememek… Nefes almakta zorlanıp ne yapacağını bilememek… Dillerini bilmediğimiz, dilimizi bilmeyen bu yüzlerce çocuk bizlere koşup boynumuza atlayıp sarılmasalardı herhalde hiç birimiz uzun süre konuşamayacaktık… Ömrümde ilk kez çocukların birini kucaklamak sarılmak öpmek için sıraya girdiklerine şahit oldum. Biz daha çok çocukların yanaklarını okşayıp öpmeye alışkın olduğumuzdan belki yanaklarımızı okşayıp öpen çocukları hatırladıkça tüm dönüş yolculuğu boyunca olduğu gibi hala gözlerimiz yaşarmaya devam ediyor.   Her şeyden yoksun bu çocukların dağlar kadar zengin yüreklerine de şahit olduğumuzu söylemezsem eksik kalır. Çikolata ve oyuncak dağıttığımız çocuklardan bazılarının alamayan kardeşi ya da kendilerinden daha küçük çocukların ellerinden tutarak bize getirmelerini anımsadıkça unutursak kalbimiz kurusun demekten başka bir şey geçmiyor içimizden… Ailesinden birçok kişiyi kaybetmiş, sakat kalmış hem de savaşırken değil uyurken, yemek yerken yolda yürürken alçakça bir şekilde kaybetmiş sadece ölüm değil işkence tecavüz kaçırılma gibi tehlikelerle baş başa kalmış sadece kendisinin değil karısının kızının çocuğunun can mal ırz namus güvenliği olmayan binlerce insan… Karşıda savaşacak bir devlet yok bu yönüyle bizdeki kurtuluş savaşı ile kıyaslamak da son derece yanlış. Karısını çocuğunu mülteci olarak göndersin kendileri savaşsın mantığı da çok yanlış. Yaşamadığımız acılar üzerinden konuşmak kolay.  Sizin yanınızda güvende olmayan korumasız savunmasız kadın çocuk nereye nasıl sığınacak nasıl yaşayacak. Cami şadırvanında çocuğunu yıkamak, otogarda merdiven dibinde yatmak, sokaklarda karton üzerinde uyumak, yağmur altında parklarda banklarda günlerce aç susuz yaşamak zorunda kalmak hiç de hayal edilecek gibi bir yaşam tarzı değildir diye düşünüyorum. Cansız bedenleri sahile vuran Suriyeli çocukların fotoğraflarını sosyal medyada en afili cümlelerle ya da son derece edebi dizelerle paylaşıyoruz ama sokakta Suriyeli görünce ki, o da Suriye’li mi? Irak’lı ya da İran’lı mı belli değil. Burun kıvırıp surat asıyor, onları hor görüyoruz.  TV de kitapta ensar muhacir anlatılırken ağlıyoruz ama sokakta yüzüne bakmıyoruz.   Kültürümüze, geleneklerimize,  milli manevi değerlerimize en önemlisi kendimize yakışmayacak şekilde Suriyeliler ile ilgili espriler yapıyor, Suriyeli mağdur mazlum kadınlar üzerine fıkralar anlatıyoruz. İHH Genel Başkanı Bülent Ağabey Suriye’de kaçırılan kadınların elektrik verilmedik yerleri kalmıyor demişti. Kendilerine çalışan uyuşturucu kullanan gençlerle bu mazlum kadınların sabaha kadar aynı odaya kapatıldıklarından bahsetmişti. Biraz samimi olalım ve Suriyeli ya da mazlum bir başka coğrafyadan hiç fark etmez bir muhtaca el uzatalım. Suriyeliler derken lütfen iki kere düşünelim. Ötekileştirmeden ötelemeden aşağılamadan anlamaya çalışalım. 2 milyon kişiden sıfır problem beklemiyoruz mutlaka menfi durumlar da olacaktır ama bunu genellememeliyiz. Unutmayalım ki; “Bin kere mazlum olmak bir kere zalim olmaktan iyidir.” Hz. Ali (r.a.)

Yazarın Diğer Yazıları
#

Adapazarı Mutlu Biz Mutlu

#

Sudan İzlenimleri

#

Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz

#

Değerler Sendikacılığı

#

Sokakta karşılık bulan proje keyfi

#

“Fikirse Fikir Kavgaysa Kavga!”

#

“Diyarbakır, seni sevmek adamda iz bırakır”

#

Tefekkür vakti

#

Misafir öğrencilere yabancı kalmayalım

#

Evet! Çünkü..

#

Hiçbirimizin tribünden seyretmeye hakkı yok !

#

Çocuklar ve serbest zaman

#

Doğacaktır bize vadedilen günler yakın!

#

Sosyal medya ve iletişim

#

Dayak yemeden asla büyüyemezsiniz !

#

Öfke kontrolü

#

Söz Ola..

#

Çocuk eğitimi ve aile üzerine

#

Çocuk yetiştirmek

#

Akran Zorbalığı

#

Ah bu şarkıların gözü kör olsun!

#

Dünya Çocuk Günü

#

Bin yıl daha bu gençlik!

#

İyi bayramlar

#

Kırık testi!

#

Meydanlardayız

#

Artık eski Türkiye yok !

#

ANLAŞMA !

#

İyi tatiller

#

Veyl Olsun..

#

İnanç ve İdeal

#

Mehmet Akif Okumaları

#

1 Mayıs

#

Aidiyet duygusu

#

Yetmez mi ?

#

İfrat - Tefrit

#

Trollük zor zanaat !

#

Söylem değil eylem!

#

Var mısın? Yok musun?

#

9 Mart sabahı

#

Namaz kılan köleler olmayacağız !

#

İnsanlık ölmemiş, ölmemeli!

#

Eğitim-Bir-Sen 10. Türkiye Buluşması için Antalya’da idik

#

Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil

#

“Bu hafta sonu Suriye’yi ziyaret ettik”

#

Nankörlüğümüz!

#

Öğretmenlere tarihte ilk kez nöbet ücreti geldi.

#

Kahrolsun reel politik, yaşasın hayal politik!

#

Geleceğin iyiliksever Türkiye’sini inşa ediyoruz

#

Mektup

#

Değerler eğitimi

#

Savaşta Kadın Olmak-2

#

Savaşta kadın olmak

#

Dava dediğin nedir ki?

#

Mesaj Alındı (mı)

#

Millete vefa yolunda..

#

Acil çağrı

#

Bi Dünya Kadın

#

Kenya günlüğü -2

#

Kenya Günlüğü..

#

Müslümanlık nerede! Bizden geçmiş insanlık bile…

#

Adap ilim yolculuğu...

#

Misafir öğrencilere yabancı kalmayalım

#

Yaşanmasını hiç istemediğimiz zamanlar...

#

Her eylem yeniden dirilen bir gençlik..

#

İyilik her zaman her yerde…

#

"Teşekkürler Ali Yalçın"

#

Pandemi sürecinde bir Alkış da Öğretmenlere

#

Sendika Ne İşe Yarıyor ?

#

Toplu Sözleşmede Memur-Sen: Cesur Bir Karar Makul Bir Talep

#

Mesele Vitrinde Kalmaksa Doğru Yoldasınız

#

Mayıs 2019 MEB’in Yeni İş Takvimi ve Sosyal Maliyeti

#

SÖZ OLA

#

ÇOCUK EĞİTİM VE AİLE

#

ÇOCUK YETİŞTİRMEK

#

Akran Zorbalığı

#

Ah Bu Şarkıların Gözü Kör Olsun !

#

Dünya Çocuk Günü

#

İYİ BAYRAMLAR

#

kırık testi

#

Artık Eski Türkiye Yok

#

Veyl Olsun!

#

1 Mayıs

#

Aidiyet Duygusu

#

Yetmez mi !

#

İfrat Tefrit

#

Trollük zor zanaat !

#

Söylem Değil Eylem ..

#

9 MART SABAHI

#

İNSANLIK ÖLMEMİŞ ! ÖLMEMELİ

#

NAMAZ KILAN KÖLELER OLMAYACAĞIZ

#

10. TÜRKİYE BULUŞMASI / ANTALYA

#

ALGI YÖNETİMİ

#

Millete Vefa Yolunda

#

Mektup

#

Davam Eğitim-Bir-Sen

#

Toplu Sözleşme Kazanımları Hayata Geçiyor

MEMUR-SEN
KONFEDERASYONU
EĞİTİMCİLER BİRLİĞİ
SENDİKASI
Zübeyde Hanım Mahallesi Sebze Bahçeleri Caddesi No:86
Altındağ - Ankara / TÜRKİYE
Tel : 0.312 231 23 06 Faks : 0.312 230 65 28
ebs@ebs.org.tr
Copyright © Eğitim Bir Sen