ÖMER HALİSDEMİR?CE MÜCADELE
MURAT MENGEN
Eğitim Bir Sen…
Paralel yapıyı toplumsal alanda en iyi tanıyan, örgütlenme şeklini, gerektiğinde nasıl kabuk değiştirebildiğini bilen en deneyimli teşkilata sahip olan sivil toplum kuruluşudur…
Neden mi?
Çünkü!
Paralel yapının temelini ve kaynağını oluşturan “Eğitim” işkolunda, bu terör yapısıyla yıllardır mücadele etmiş, direnmiş bir teşkilattır Eğitim Bir Sen…
FETÖ’ nün saldırılarına hem doğrudan hem de dolaylı (sözde gazeteciler vb.) maruz kalması bir yana, bu yetmezmiş gibi siyasetçilerin ve bürokratların ise anlamsız serzenişleri ile karşılaşmıştır…
“Hocam! Siz de, herkese paralelci diyorsunuz.” ile başlayan, “Hocam, ama o sizin üyeniz”, “Kendi muhaliflerinizi mi temizliyorsunuz?” ve “Siz yeni bir paralel yapı mı oluşturuyorsunuz?” gibi iddialarla devam eden birçok iftira ile karşı karşıya bırakılmıştır…
Yine de, bıkmadan usanmadan mücadeleye devam etmiştir, Eğitim Bir Sen…
Evet…
14 Temmuz’ da biri bize sorsaydı…
“Ülkemizde bir darbe girişimi” olur mu? diye…
- “Olmaz” diye cevap verirdik, vermesine de, bilirdik…
FETÖ’ nün karanlık yüzünü, tarzını, kaynağını ve neler yapabileceğini…
Birçok kez dile getirmiş, bu köşeden seslenmiştik…
Eylül 2015’ deki “Paralel Yapının Şifresi” başlıklı yazımızda;
“Paralel yapının siyasi tabloyu değiştirmek için, hükümete savaş açtığını; hücrelerini tahkime çalıştığını; 17 ve 25 Aralık sürecinden önceki bütün fedailerinin yerlerini değiştirerek izlerini kaybettirmeye çalıştığını ve FETÖ’ nün dışarıdan kumanda edilen bir örgüt olduğunu belirtmiştik.”…
Yine aynı tarihlerdeki bu köşeden yazdığımız “Paralel Yapının Masonları” başlıklı makalemizde ise; “Vatanın, milletin, milli ve dini değerlerin bunlar nezdinde bir kıymetinin olmadığını, onların efendilerine hizmet etmeleri için gerekirse vatanın bölünmesinin, milletin acı çekmesinin kıymet-i harbiye’sinin olmadığını da belirtmiştik…
15 Mart 2016 tarihindeki “Sabetayistlikten Kripto Paralelcilere Dönmeler” yazımızda ise; “Bulundukları veya görev yaptıkları yerlerde bir şekliyle deşifre olan paralel yapı mensuplarının tayin yoluyla izlerini kaybettirmeye, kimliklerini gizlemeye çalıştıklarını, özellikle gittikleri yerlerde yeni kurulan veya daha önce kurulmuş olan, ancak yeni şubeleşmeye başlayan “Yeni Türkiye’nin destekçisi sivil toplum kuruluşlarının içine sızdıklarını, amaçlarının kendilerine tahsis edilen makamları ve mevkilerin korunması olduğunu, bunun onlardaki karşılığının ise –tedbir- olduğunu, bütün bunların yüzyıl öncesinin satranç oyunu olduğunu ve emperyalizmin bugünkü işbirlikçilerinin paralelci dönmeler olduğunu da belirtmiştik…
Belirtmiştik, belirtmesine de…
Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği, önemsediği ve istediği paralel yapıyla mücadelede yapılamamış, bürokraside ki zafiyet 15 Temmuz’u hazırlayan en önemli sebepleri oluşturmuştu…
Bazen vicdanlar…
Bazen ortak geçmişe ve çıkarlara dayalı ilişkiler…
Bazen de vurdumduymazlık ve nemelazımcılık hastalığı ile bugünlere kadar geldik…
O zaman…
Bir kez daha 15 Temmuzları yaşamamak için…
Nasıl 17-25 Aralık’ı paralel yapıyla mücadelede milat olarak kabul ederek, bu yapının derneklerine, sendikalarına üye olanlar, bankalarına para yatıranlar, okullarında çocuklarını okutanlar, sosyal medya hesaplarından destek verenler bu yapının işbirlikçisi kabul ediliyorsa…
Bu süreçte, yani…
17-25 Aralık sürecinden sonra bu mücadele de gevşeklik gösteren, vurdumduymazlık gösteren, nemelazımcılık yapan kısacası elini taşın altına koymayan bürokratlar da ve siyasetçiler de hiç mi sorumluluk yok…
Bence, var…
Belki de…
Mücadeleye 15 Temmuz’ da ki milli irade ruhunu taşıyan bürokratlarla ve siyasetçilerle devam etmek, Şehit Ömer HALİSDEMİR’ in ve ismini sayamadığımız iki yüz kırk şehidimizin ruhlarını şad edecektir…
